YA SALÂ, YA HUTBE!

Sahip olduklarının kıymetini bilmeyen, elindekilerini yavaş yavaş kaybettikçe de, umursamazlıkla, bize bir şey olmaz sanan bir milletiz.

Daha düne kadar "İran gibi oluyoruz" kaygısını dile getirenlere; abartıyor, felaket tüccarlığı yapıyor deniliyordu. Bugünse "Türkiye asla İran gibi olmaz" diyenlerin bile; daha da beter bir akıbetin eşiğinde olduğumuzu görüp dile getirdikleri bir aşamaya geldik.

Önlerine saçılan kırıntılarla idare edip görüneni görmezden gelenlerinde; yalakalığın köleliğe dönüşmeye başladığını görüp ürkmeye başladıklarını izliyoruz. Birçoğu kıvırtarak saflarını değiştirme telaşına düştüler bile...

Yumurta kapıya dayanmadan çözüm aramayı bir türlü beceremedik gitti vesselam...

Sahip olduğumuz ancak hovardaca harcadığımız; hukukun, adaletin, laikliğin, demokratlığın, özgürlüğün, kardeşliğin, kısacası; Atatürk ilkeleriyle kurulu bir Cumhuriyetin tamamen yok edilme planının, son aşamasına gelindi.

2015 yılında ya bu değerlere yeniden sahip çıkacağız, ya da takkeye, cübbeye, tekkeye, sarığa, sakala, türbana, çarşafa alışıp, çakala biat edeceğiz... Böyle olunca da göbeklere, memelere dualar yazıp, üfleyen hacılar, hocalar(!) bolca arz-ı endam etmeye başlayacaklar... Böylece birçok sorunumuz da kolayca halledilecek(!) Mesela tüp bebek için uğraşmaya gerek kalmayacak... Üç bebek yapmayı beceremiyorsan da hiç sorun değil... Nefesi kuvvetli bir hoca bulup üflettin mi işlem tamam... Sana pek benzemeseler de veletlerini kucağına alır üfleyenin nefesine kuvvet için bol bol hayır duası okursun.

Şimdiden Yeni Türkiye adı telaffuz edilmeye başlanmadı mı? Belli ki yeniden yapılandırılacağız... Devletimizin adının "Yeni Türkiye" bile olup olmayacağı meçhul... Türkçe yerine Osmanlıca tercih edenlerin bu adı da değiştirerek " Nizam-ı Cedit Devlet-i Âliye" filan yapacaklarını düşünmek de herhalde yanlış olmaz.

Devlet-i Âliye'nin başındaki devletlûya bundan böyle dünya lideri yerine Hüdavendigar denilebilir. Saray hazır... Divan-ı Hümayun oluşturuldu... Hatta İlmiye, Seyfiye ve Kalemiye kollarının zirvesindekilerin katılımıyla ilk prova yapıldı... Hattı Hümayun ve divan-ı hümayun kararları şimdiden yürürlüğe konuldu bile... Padişah fermanına maydanoz olmak isteyenlere karşı makul şüpheli yasası uygulamasına geçildi. Jurnalcilik teşkilatı, tuvaletlerdeki nota dışı sesleri bile dinleyebilecek teçhizat ve yasal müsaadelerle güçlendirildi. Bağış, hediye, diş kirası, çorba parası da faiziyle birlikte Cülus bahşişi, ulufe niyetine dağıtıldı... Kala kala camilerde hutbe okutulması ve devletlû adına sikke kestirilmesi kaldı.

2015'in Haziranında cami minarelerinden ya salâ, ya hutbe okunacak. Buna millet karar verecek. Umarım bu sefer millet işin ciddiyetini kavramış olur... Okunan salâ olursa, padişah yolcu demektir... Ya tersi olurda hutbe okunursa!.. Türkiye Cumhuriyeti tarihe mi gömülecek? Bin kere hayır...

Neden mi?..

Büyük Atatürk Türk Cumhuriyetini gençlere emanet ederken; "Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!" demişti.

Atatürk hiç yanılmadı ve Atatürk Gençliği de hiç yanıltmadı...

Osman Ferhan CAN