• https://www.facebook.com/Ar-Tur-De%C4%9Fi%C5%9Fim-Grubu-317439005726450/?__tn__=kC-R&eid=ARB4NBL3Vs9TQWe5A-44_yIA0NgaPkV1xMqIKRCQP2mhGAieKXlPnuiTVvQymsC3XzqNNV9-yeRH1aaJ&hc_ref=ARQyyP3-nW8sGDqkNmwU9BnsR60xirxP3PQ8mxFWNd1Q-qH3CVp_grrR0XN38tsEErg&fref=nf&__xts__%5B0%5D=68.ARB2_p2Jpw0XwG8B8BiYujKKSkAHONwai1obCzBMZN5Avvcr3f7gPzXQdDGi-sh5wBQhtDnILnVE9yUWhR6kSHfo48_f4jrK-oIvenlHG5deG6s0IoojOGWpO-cRaUYvj1_Fo0TnTdlWWlPOqlenCnnZd3Bv9lPm1UqBiWTAh8vWfyUmh-5E214nWxZj9vnPuuFGlXZxTq6oZoWwc5zOATsZ5PcBiTiqbDUIo3pRjePw4bMACgnftCLotxUGNYPsbKo9Njv4YuetLiefHP07nB_xOVje6_wcwK0MaHP3OcfnSn0uvQ8zVL5EPmqWOcfB-pmOz8mEkM78UrNuTSWM9-s
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com.
Hesap vermekten, diyalogdan, şeffaflıktan yana...

Sayın Ar-Tur'lular,
Ar-Tur Değişim Grubu olarak çalışmalara başladığımız 2011 yılından buyana Ar-Tur'da büyük bir eksikliği gidermiş olduğumuza inanıyoruz. On sekiz yıldır hüküm süren Ocaktan yönetimi ne yazık ki demokratik, eşit  ve katılımcı bir yönetim sergilememiştir. Bu sebeple tek adam idaresindeki yönetime ortaklarımızın gerçek manada ulaşması, eksiklikleri, yapılması gerekenleri, dertlerini anlatması mümkün olamamıştır. Ortaklar ve yönetim arasındaki bu kopukluk Ar-Tur!un en büyük eksikliğidir. Senede bir kere ortakların çoğunluğunun sitede olmadığı günler hesaplanarak yapılan genel kurullar da bu eksikliği gidermekten çok uzaktır. Bizler bu sebeple Ar-Tur'luların gereksinim ve taleplerine yanıt veren, çoğulculuk ve demokratik yönetim ilkeleri üzerine odaklı bir anlayışla Ar-Tur'u yönetebilmek üzerine çalışıyoruz. Altı senedir ortaklarımız  yönetime anlatamadıkları dertlerini, anlatmak istediklerini, kızgınlıklarını, önerilerini bizlerle rahatça paylaşmakta ve seslerini bu şekilde duyurmaya çalışmaktadırlar. Aslında grubumuzun olması doğru ve çıkarsız düşünüldüğünde yönetim içinde büyük bir şanstır. Ancak hesap vermekten kaçınan, işlerine karışılmasını istemeyen ve ortaklardan çeşitli yollarla topladıkları vekaletlerle cesaret bulan  zihniyet bunu bir şans olarak değil yok edilmesi gereken bir engel olarak görmektedir. Hesap vermekten, diyalogdan, şeffaflıktan korkanlar ve koltuk sevdalıları için bu durumu yadırgamamak gerekir. Başkanın ve ona biat edenlerin hoşuna gitse de gitmese de bizler Ar-Tur Değişim Grubu olarak Ar-Turda önemli bir görevi bu güne kadar sürdürdük ve başarılı olduk. Bu sebeple Ar-Tur'umuzla ilgili öneri ve görüşlerini bizlerle paylaştılar. Bu paylaşımların yol haritamızda büyük önemi ve katkısı olmuştur ve olacaktır.  Ortaklarımızdan Sayın Doç.Dr. Özcan ALTABAN beyin 2016 yılında hazırlayıp bizlere bir öneri olarak sunmuş olduğu "Ar-Tur'un Geleceğine İlişkin Görüşler ve Öneriler" başlıklı yazısı için teşekkür ederiz. Bu önerilerin bir bölümünü yol haritamızda ve kitapçığımızda kullanmak suretiyle sizlerle paylaştık. Yönetime geldiğimiz taktirde bu öneri ve açıklamaların çalışmalarımızda bize rehberlik edeceğine ve ayrıca sayın hocamızın da bu konularda bizlere yardımcı olacağına inanıyoruz. Hocamızın bu çalışmasına benzer bir çalışmada da geçtiğimiz 2016 yılı Ağustos ayında ortağımız Sayın Av. Ömer AYKUL bey tarafından hazırlanarak bize verilmişti. Yönetime geldiğimiz taktirde bu çalışmadan da önemli ölçüde faydalanacağımıza inanıyoruz. Bu yazıyı aşağıda tüm ortaklarımızla paylaşıyor ve sayın avukatımıza da teşekkürlerimizi sunmayı bir borç biliyoruz.
Ar-Tur Değişim Grubu
 
         
 
AR-TUR TATİL SİTESİNİN GELECEĞİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
 
     Öncelikle belirtmek gerekir ki bu değerlendirme; 20 yıldır bölgede geçirilen tatillerin gözlemleri ile üç yıllık AR-TUR maliki olarak yapılmış gözlemlerin, 35 yılı aşan bir hukuk deneyimi ile birleştirilmesi sonucu hazırlanmıştır. Yazının amacı, herkesi düşünmeye yöneltmek, yeni, özgün ve farklı düşüncelerin oluşmasını sağlamak ve aynı zamanda bu siteyi yönetenlere ve yönetmek isteyenlere yardımcı olmaktır. Eğer bir katkı sağlayabilirse, malik olarak memnuniyet duyulacaktır.
      AR-TUR Tatil sitesi, bu siteyi oluşturan şirketin web sitesinden anlaşıldığı kadarı ile iki milyon metrekareyi  aşan alanda, birisi bitişik olmak üzere toplam beş koy,  yaklaşık 1740 müstakil konut, 150 yataklı bir misafirhane ve birçok sosyal ve hizmet tesislerinden oluşmaktadır.
      Yaklaşık 40 yılı aşan bir süredir malik ve misafirlerine hizmet veren ve Ülkemizin hemen hemen ilk ve en büyük ve de en çok bilinen tatil sitelerinden biri olan AR-TUR, bugün çözüm bekleyen bir takım sorunlarla karşı karşıyadır. Bunların bir kısmı işletmeden, bir kısmı da ülkesel bir inşaat çılgınlığından kaynaklanan ama hepsinin de çözümü maliklerin elinde olan sorunlardır. Muhtemel en tehditkar sorun ise, bu güzel beldenin varlığına yönelik inşaat kökenli olası site dış rantsal müdahaleler veya parçalama girişimleridir.
 
İŞLETME SORUNLARI ve ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
 
     Tatil Sitesinde, konut alanlarının dışında oldukça geniş bir ortak alan ve bunun üzerinde yer alan birçok değişik tesis vardır. Ortak yerlerin ve tesislerin bir şirket mülkiyetinde olması, bu güne kadar dış müdahalelerden korunması için yeterli olmuşsa da bundan sonrası için ek çareler düşünülmesi gerekmektedir. Bu konu bir sonraki bölümde incelenecektir. Bu bölümde ortak yerlerin işletme sorunlarında, şirket türü bir işletmenin, hukuki nedenli yetersizlikleri incelenecektir.
 
Sorun-1:
  Şirketler, hukukumuzda kar amaçlı işletmelerdir. Şirketimizin ana sözleşmesi de bunu açıkça göstermektedir. Hâlbuki burada yazın on bini aşabilen bir nüfus ve bu nüfusun birbirleri ve tesislerle ilgili ilişkisi mevcut olup, bu da bir çok hak ve borcu doğurmaktadır. Ortak yerler, malikler arası ilişkiler, konutlara verilen hizmetler ve bu hizmetlerin karşılığı oluşan giderler ve bunların tahsili gibi sorunlar  en doğal sorunlardır. Tatil sitesinin ilk malikleri birbirini daha çok tanıyan kişilerden oluştuğu halde, gerek sonraki kuşaklar ve gerekse yeni malikler, iş yaşamları ve kapitalist sürecin çekirdek aileye dayanması gibi birçok ekonomik, sosyal vb gerekçelerle bu yapı değişmektedir. Bu da malikler arasında iletişimi ve sitenin yönetimini kolaylaştıracak daha uygun bir hukuk sisteminin arayışı sonucunu doğurmaktadır. Çünkü hızla artan miktarda muhtelif ortak giderin tahsil edilemediği ve bunun başka kişilerin de ödememe yolunu doğurduğu anlaşılmaktadır. Faaliyet raporu eki olan hukuki durum raporlarından bu konu görülmektedir. Açıkçası Şirket Yönetiminin hukuken çok da fazla yapabileceği bir şey yoktur. Ayrıca bu konu sadece borç tahsilatı da olmayıp, işletmelerde maliklerin taleplerinin karşılanamaması sonucu mutsuzluklar da söz konusudur. Kısaca sitenin daha iyi yönetilebilir bir sisteme geçmesi zamanı gelmiştir.
 
Çözüm Önerisi-1:
     Hepimiz, sürekli ikamet ettiğimiz kentlerdeki konutlarda, ya bir apartman ya da bir sitenin yönetimi ile "kat mülkiyeti" hukukuna bağlı bir alacak-borç ilişkisi içerisindeyiz. Isınmadan güvenliğe kadar çeşitli hizmetler almakta ve buna karşılık da bir aidat ödemekteyiz. Ödediğimiz aidatlar, yöneticilerin bir yönetim planına dayanan işletme projelerine dayanmaktadır. Bunların oluşumunda kat maliki olarak katılım ve katkımız vardır. Bu projeler usulüne uygun onay ve tebliğ edilirse, çok güçlü bir alacak belgesidirler. Çünkü bu işlem ve belgelerin dayanağı Kat Mülkiyeti Kanunu'dur. Hâlbuki AR-TUR Tatil Sitesinde kat mülkiyeti hukukuna dayalı bir yapılanma mevcut değildir. Şirketin de "yönetici" vasfı yoktur. Bunun çözümü için bir yönetim planı hazırlanması veya varsa güncelleştirilmesi, her koyun bir
 
 "ada/blok" ve AR-TUR Tatil Sitesinin de "toplu yapı" olarak kabul edileceği, "toplu yapı esaslı" bir yönetim modelinin oluşturulması gerekir. Bu modelde de ağırlığın "toplu yapı" yönetimi ve denetiminde olmalıdır. Bu sistem oluştuğu taktirde, maliklerin aldığı hizmetlerin bedeli bir işletme projesine dayanacaktır. İşletme projeleri de maliklerin ve onların bizzat belirlediği temsilciler kurulu ve onun seçtiği yönetimlerce belirlenecek, onaylanacak, denetlenecek ve ödemeyenler hakkında da tahsil işlemleri yapılabilecektir.
    Kat mülkiyeti hukuku "katılım esaslı" bir hukuktur. Şirketler hukuku ise doğası gereği "sermaye payı esaslı " bir hukuktur ve katılım kısıtlıdır. Yüksek paya sahip olanın sözü geçer. Kat mülkiyetinde ise verilecek vekâletnamelerin sayısı bile oransal olarak kısıtlıdır.
     Bu yapı oluşturulurken dikkat edilecek husus , ortak yerlerde mülkiyetin şirkette kalması, verilen hizmet bedellerinin karşılığının ve tahsilatının ise kat mülkiyetine göre oluşan toplu yapı yönetimince yönetilmesidir. Eğer mevcut Şirket statüsünde "kat mülkiyeti esaslı yöneticilik hizmeti" yapabilmesi yönünde bir tadilat yapılırsa, Şirketimizden profesyonel "yöneticilik hizmeti" de satın alınabilir. Buna karşılık Şirket, sadece hizmet verip, kar payı dağıtarak, maliklerin işletme giderlerinin azaltılması ve hatta tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayabilir. Bu sistemde malikler arasındaki kat mülkiyetinden kaynaklanan ilişkiler de sağlam bir zemine oturabilecektir. Elbette bu çok iyi bir araştırma , planlama ve çalışma gerektirmektedir. Konu ile ilgili uzmanlardan yararlanılmalıdır.
 
Sorun-2:
     AR-TUR Tatil Sitesinde konut maliklerinin büyük bir bölümü (başlangıçta sanırız tamamı) aynı zamanda Şirkette pay sahibidir. Geçen zaman içerisinde bir kısmı unutma bir kısmı da olası bir gelir/kazanç beklentisi ile satış esnasında devredilmeyen paylar sonucunda, kat maliki statüsüne sahip olmadığı halde, pay sahipliği nedeni ile Şirkette ve ortak yerlerde hak sahibidirler. Ama bu kişiler konut sahibi olmadıkları için, konut sahiplerinin katlandıkları giderlere katlanmamakta, kazanç payı alıp, giderine katlanmadıkları işletmelerden yararlanmakta , onların kullandıkları su, elektrik giderleri ile bakım-onarım maliyetleri de kat maliklerince katlanılmaktadır. Üstelik bu pay sahipleri, şirket genel kurul toplantılarında söz sahibidirler. Bir de pay sahibi olamayan maliklerimiz vardır ki, onlar kendileri ile ilgili olarak şirket genel kurullarına katılamadıkları için, sadece borç mükellefi olup, hiçbir şekilde hak sahibi değildirler. Bu adil bir uygulama değildir.
 
Çözüm Önerisi-2:
     Şirket ortak yerlerin maliki olduğuna göre, bu kişilerden konut dışı hizmet giderlerinin (konut dışı bütün hizmetlerden yararlandıklarına göre) bedelini hesaplar ve bu tip pay sahiplerinin payına düşen miktarı hesaplarsa, bunların peşinen ödenmesi karşılığında özel bir "tesislerden yararlanma belgesi" vererek bu sorunu çözebilir. Bu pay sahipleri de, külfetsiz nimetten yararlanma ayrıcalıklarını bırakmış olurlar. Pay sahibi olmayan malikler için ise, Türk Ticaret Kanun dâhilinde çözüm mevcuttur.
 
Sorun-3:
     Sitenin malikler arasında huzursuzluk ve çekişmelere de sebep olan bir diğer sorunu da, çeşitli peyzaj hataları ile görsel seyre yönelik kısıtlardır. Kadimden bu yana mevcut ağaçlar hariç olmak üzere, sonradan dikilen bütün bitkilerin büyük çoğunlukla şirket kontrolündeki sahalarda olmasına rağmen, bu sorun, kişilerin müracaat ve direnmelerine göre ilerlemektedir. Bu da mutsuz ve küskün maliklerin oluşmasına neden olmaktadır.
 
Çözüm Önerisi-3:
     Şirketin yetkin bir peyzaj mimarı denetiminde, iyi bir tespit ve değerlendirme sonrasında, komşuluk hukukunu da gözeten ve bütün maliklerin makul ölçüde denizi görebilmesine olanak sağlayan bir anlayışla çözülmesi gerekir. Bu bizce sitenin en kolay çözüme ulaşabilecek sorunudur.
 
 
 
 
MUHTEMEL RANTSAL DIŞ MÜDEHALE VEYA SİTEYİ PARÇALAMA GİRİŞİMLERİ SORUNU
ve
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
 
Sorun:
     Yukarıdaki birinci bölümde  de belirtildiği üzere AR-TUR Tatil Sitesinde, konut alanlarının dışında oldukça geniş bir ortak alan ve bunun üzerinde yer alan birçok değişik tesis vardır. Ortak yerlerin ve tesislerin ortağı olduğumuz bir şirketin mülkiyetinde olması, bu güne kadar dış müdahalelerden korunması için yeterli olmuşsa da bundan sonrası için ek çareler düşünülmesi gerekmektedir. Çünkü Ülkemizde dünyada emsali görülmemiş bir beton ve inşaat çılgınlığı ve denilebilir ki saldırganlığı vardır. 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile bir kentsel dönüşüm afeti yaşanmaktadır. Turizm veya rant değeri yüksek yerlere "riskli yapı/alan" kararı çıkartılıp, "proje sahası" uygulaması ile de bunu sınırsızca genişletme olanağı mevcuttur.
     Sitemizin yer aldığı coğrafyanın, Kaz Dağlarının bol oksijenli havasını taşıyan rüzgârların olumlu etkisinin yarattığı iklimi ve temiz deniziyle dikkati çekmemesi olası değildir. Bölgedeki havaalanının uluslararasına dönüştürülmesi, İstanbul, İzmir ve Çanakkale yollarının neredeyse tamamının çift yol ve kısmen otobana dönüşmesi, bölgesel "Çevre Düzeni Planı" ile turizmin teşvik edilmesi, otel sayısındaki artış ve Çeşme, Kuşadası, Marmaris, Didim, Bodrum ve Antalya-Alanya sahillerinin doyum noktasını aşması bölgeye ilgiyi artırmaktadır. Ayrıca küresel ısınmanın etkisi ile Dikili ve güneyinin iklimindeki değişiklik ve yaşanacak kuraklıklar, yakın gelecekte bu ilgiyi hızlandırabilecektir.
     Sitemizi böylesine ağır bir baskıdan ne Şirket ne de maliklerimizin içindeki etkili kişilerin gücü koruyabilir. Bu korumayı sağlayabilmek için Sitemize koruyucu yasal statüler kazandırmak gerekecektir.
 
Çözüm:
     Sitemizi koruyacak en önemli yasal zırh, sahamızda kısmen kentsel sit", kısmen de "doğal sit" statüsünün oluşturulmasıdır. Kısaca bu kavramları açıklayalım:
     2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu'na göre sit;

tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimarî ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlardır.

diye tanımlanmıştır. Sitler; arkeolojik, kentsel, kentsel arkeolojik ve tarihi sit alanlarını ifade eder.
     Eğer sit konusunda ortak bir karar varılırsa, bunun için de bir "koruma amaçlı imar planı" yapılması gerekir. Bu plan da yine anılan Kanun'da;

bu Kanun uyarınca belirlenen sit alanlarında, alanın etkileşim-geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla arkeolojik, tarihi, doğal, mimarî, demografik, kültürel, sosyo-ekonomik, mülkiyet ve yapılaşma verilerini içeren alan araştırmasına dayalı olarak; hali hazır haritalar üzerine, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren iş yerlerinin sosyal ve ekonomik yapılarını iyileştiren, istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarını sağlıklaştırma, yenileme alan ve projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve taşıt ulaşımını, alt yapı tesislerinin tasarım esasları, yoğunluklar ve parsel tasarımlarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanan, hedefler, araçlar, stratejiler ile plânlama kararları, tutumları, plan notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar plânlarının gerektirdiği ölçekteki plânlardır.

diye tanımlanmıştır.
     Kültür Bakanlığı'nın 2007 tarihli ve 736 Sayılı İlke Kararı ile değişik, 2006 tarihli ve 706 sayılı İlke Kararında Kentsel SİT'ler;

mimari, mahalli, tarihsel, estetik ve sanat özelliği bulunan ve bir arada bulunmaları sebebiyle teker teker taşıdıkları kıymetten daha fazla kıymeti olan kültürel ve tabii çevre elemanlarının (yapılar,  bahçeler, bitki örtüleri, yerleşim dokuları, duvarlar) birlikte bulundukları alanlardır.                                        

diye tanımlanmıştır. Bu ilke kararında ayrıca kentsel sitlerde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları, kentsel sit alanlarında uygulamalar, koruma amaçlı imar planı ve kentsel sit alanlarının denetimini de düzenlemiştir.
     Artık Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlanan doğal sit'ler hakkında 2008 tarih ve 740 sayılı İlke Kararı ile değişik 2007 tarih ve 708 sayılı İlke Kararında;

I. Derece Doğal (Tabii) Sit: Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlardır.

ve

II. Derece Doğal (Tabii) Sit: Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yanında kamu yararı göz önüne alınarak kullanıma açılabilecek alanlardır.

ve

III. Derece Doğal (Tabii) Sit: Doğal yapının korunması ve geliştirilmesi yolunda, yörenin potansiyeli ve kullanım özelliği de göz önünde tutularak konut kullanımına da açılabilecek alanlardır.

şeklinde tanımlanmıştır.
     Bu açıklamalardan sonra bir hal tarzı olarak; Tilki Koyu ve kuzeyinde yer alan tepenin I. Derece Doğal sit, diğer bütün alanların ise III. Derece Doğal Sit ve Kentsel Sit olarak tespit ve tescilinin uygun olabileceği değerlendirilmektedir. Çünkü I. Derece Doğal Sit alanlarında yukarıda belirtilen ilke kararı gereğince ilgili koruma kurulundan izin almak koşulu ile halka açık rekreasyon amaçlı günübirlik tesisle (lokanta, büfe, kafeterya, soyunma kabinleri, hela, gezi yolu, açık otopark ve benzeri) ile alanın ve çevrenin özelliklerinden kaynaklanan faaliyetlerin korunması ve geliştirilmesi amacına yönelik yapıların (iskele, balıkçı barınağı, bekçi kulübesi ve benzeri) yapılabilmektedir. Bu da Tilki Koyu'nun hal hazır kullanımını engellemeyeceği gibi, otel, turizm vb yatırımlar amaçlı dış müdahaleyi de önleyebilecek güçtedir. III. Derce Doğal Sit ve Kentsel Sit olarak belirlenecek diğer alanlarda ise bir yandan mevcut yapı stoku ve yapı disiplini korunurken, doğanın mevcut bitki örtüsü de korunacak ve farklı bir yapılaşma girişimi de engellenmiş olacaktır.
     Türkiye'de bu uygulamanın en güzel örneği İstanbul Prens Adaları'nın yerleşime açık ve en küçüğü olan Sedef Adası'dır. Sedef Adası'nın;
- üzerinde eski eser bulunan küçük bir bölümü I. Derece Doğal Sit ve III. Derece Arkeolojik Sit,
- adanın kooperatif tarafından yapılaşmaya açılan ve inşaat koşulları(*) Tapu Sicil Müdürlüğü'nde tescilli bölümü ise III. Derece Doğal Sit ve Kentsel Sit.
- yapılaşmaya kapalı ve sadece turistik tesislere açık bölümü ise II. Derece Doğal Sit olarak,
İstanbul V No.lu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 09.12.2009 tarih ve 2201 sayılı kararı ile tescil edilmiştir.
(*) Not: Anılan kooperatif tarafından 1956 yılında tapulara "Bu parselde Sedef Adası Turistik Tesisleri ve Yapıları Kooperatifince kabul edilen tek katlı tiplerde bina  ve bu binanın dış görünüşünü değiştirmemek, bir tadilat yapmamak ve parselde ahır, müştemilat, kümes, kulübe, çamaşırhane  yapılmamak ve bu parsel hudutlarını duvar, tahta perde gibi hailelerle tahdit etmemek üzere irtifak hakkı vardır" diye irtifak hakkı tesis edilmiştir.
     Bu şerh ve sit uygulaması ile Sedef Adası bugüne kadar aykırı yapılaşmalardan korunmuş, adadaki eko-sistem gelişmiş ve en prestijli ada haline gelmiştir. Ayrıca Sedef Adalılar Derneği'nin avukatı olarak, müvekkil-vekil ilişkisi ve sırlarını aşmamak koşulu ile ek bilgi verilebilecektir.
 
 
SONUÇ
 
     Bu öneriler, dayanakları ve uygulamadan somut bir örneği ile sizlere sunulmuştur. Ayrıntılı konulara basit bir internet araştırması ile ulaşmak mümkündür. Diğer dayanak mevzuat için Kültür Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın web sitelerine bakmak yeterlidir. Takdir AR-TUR'lularındır.
     Saygılarımla. Ağustos 2016
 

                                             Av. Ömer AYKUL/ ARTUR

 

 









  
1107 kez okundu

Yorumlar

     09/08/2017 23:05

ÖMER BEY BU COK ÖNEMLİ TESPİTLERİNİZ İCİN COK TEŞEKKÜR EDERİM..UMARIM ARTURLULAR BU GÜZEL SİTEMİZİN RANTA KURBAN OLMASINA SEYİRCİ KALMAZ... SAYGILARIMLA
Atıf DOĞRULAR

Yazı hakkında      08/08/2017 10:26

Harika bir yazı ve öneriler. .Teşekkürler Ömer bey. ..
Atıf DOĞRULAR