• https://www.facebook.com/Ar-Tur-De%C4%9Fi%C5%9Fim-Grubu-317439005726450/?__tn__=kC-R&eid=ARB4NBL3Vs9TQWe5A-44_yIA0NgaPkV1xMqIKRCQP2mhGAieKXlPnuiTVvQymsC3XzqNNV9-yeRH1aaJ&hc_ref=ARQyyP3-nW8sGDqkNmwU9BnsR60xirxP3PQ8mxFWNd1Q-qH3CVp_grrR0XN38tsEErg&fref=nf&__xts__%5B0%5D=68.ARB2_p2Jpw0XwG8B8BiYujKKSkAHONwai1obCzBMZN5Avvcr3f7gPzXQdDGi-sh5wBQhtDnILnVE9yUWhR6kSHfo48_f4jrK-oIvenlHG5deG6s0IoojOGWpO-cRaUYvj1_Fo0TnTdlWWlPOqlenCnnZd3Bv9lPm1UqBiWTAh8vWfyUmh-5E214nWxZj9vnPuuFGlXZxTq6oZoWwc5zOATsZ5PcBiTiqbDUIo3pRjePw4bMACgnftCLotxUGNYPsbKo9Njv4YuetLiefHP07nB_xOVje6_wcwK0MaHP3OcfnSn0uvQ8zVL5EPmqWOcfB-pmOz8mEkM78UrNuTSWM9-s
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com.

UYANIN ARTIK!


UYANIN ARTIK!

Gittikçe açılıyor, gittikçe coşuyor, gittikçe pervasızlaşıyorlar!
Eskiden açıkça diyemezlerdi de; şiirleri, şarkıları kendilerine göre yorumlayıp yandaşlarına mesaj verirlerdi.
Hani bir şekilde yargılamaya filan kalkan olursa kıvırtabilsinler diye…
Yok, onu demek istemedik diyebilmek ve bir bahane uydurabilmek için…
*
Mikrofon başındakiler, yiğit ya da mağdur edaları takınır, ses tonlarını bir yükseltip, bir alçaltırlardı. Bazen de gözlerini yaşartır, duygulanmışçasına yutkunur, belli bir süre susarlardı.
Dinleyenler, mikrofondakinin bağırmasına coşar, ağlamasına salya sümük katılırlardı.
Sorsan, ne söyledi de ağladın diye, cevap veremez.  Ama bağırırlardı hep birlikte “Ya Allah, bismillah” “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye… 
Seferberlik çağrısı ile Hediye kızı gözü yaşlı ardında bırakıp Yemene asker yazılan Tokatlı, Bey oğlu Hüseyin ve çeşitli diyarlara giden diğer yiğitlerin ardından, yavuklularının ağlayarak söylediği :
“Hey on beşli on beşli
Tokat yolları taşlı
Onbeşliler geliyor
Kızların gözü yaşlı”
Türküsüne kalkıp göbek atan, gerdan kıran bir milletiz nede olsa…
*
İyice rahatlamak(!) için yeni bir Anayasa yapmaya soyundular. Şöyle dört başı mamur…
Komisyon kurdular.  Başında “kuzu”.
Anayasa Mahkemesinin başında da zaten “Kılıç” var. Hukukçu değil ama konuşurken sanırsın adaletin kılıcı(!) Nedense bu kılıcın bir yanı hep keserken, bir yanı hiç kesmiyor.
Emniyet zaten emirlerine amade…
Sadık mı sadık… Yakala diyorsun, yakalıyor. Kaz diyorsun, kazıyor. Ara diyorsun, arıyor. Dinle diyorsun, dinliyor.
Bunların birde kravatlı ve koyu gözlüklü olanları var. Yakın koruma.
James Bond halt yemiş yanlarında.
Kimi sağa, kimi sola, kimi arkaya, kimi de havaya bakıyor. O kapkara gözlüklerle daha mı iyi görüyorlar acep!
Sayayım desen sayamazsın. Bir sürü…
Bazen, 12 silindirli, 544 beygir gücündeki 2011model BMW 760i long otomobilin yanlarında ve arkasında koşuyorlar.
Otomobil zırhlı. Bomba atsan, makineli ile tarasan bir halt yapamıyor. Dışarıdaki havanın araç içindekiler için tehlikeli olması halinde hava akışını otomatik olarak keserken, deposundaki oksijeni de kabine veriyor. Anlayacağınız Saddam’ın yer altı sığınağı gibi, elin gavurunun yaptığı alet.
Neden koşarlar hala, anlayanınız varsa beri gelsin.
Koşmaları havalı oluyor ama doğrusunu isterseniz 12 silindirli, onlardan havalı.
Sıkıysa önünde de koşsanıza!
*
Beğenmediğin savcıyı görevden almak, işine gelmeyen duruma yeni yasa uydurmak, iki dudak arasında.
Muhalefeti oyalamayı da doğrusu iyi beceriyorlar. Büyük muhalefet, kendi derdine düşmüş. Debeleniyor.
Her konuda dört dörtlük emniyet…
Dikensiz gül bahçesine az kaldı(!)
*
Çekindikleri bir tek şey kaldı; ATATÜRK!
Nasıl çekinmesinler? Anıtkabirde yatıyor olsa da, hep karşılarına çıkıyor.
Asıl O’nu bitirmek, yok etmek, kafalardan silmek lazım. Yoksa bu kadar imkanın ve korumanın içinde hep korku, hep kabus görerek nereye kadar gidilebilir ki? 
*
 Ziyaretine gide gele biraz alıştılar!
10 Kasım’dı, bayramdı, açılıştı, yabancı konuk ziyaretiydi filan diye huzuruna çok sık gittiler ya…
Çelenk koydular, deftere bir şeyler yazdılar ya…
“Atam sen kalk ben yatam” diye şiir okuyunca çocuklar…
Sahiden kalkacak zannediyorlardı herhalde.
Baktılar ki, sarı saçlı mavi gözlü kalkıp bir şey yapmıyor.
Cesaretleri arttı...
Devre dışı bırakmanın zamanı geldi dediler.
Zannettiler ki; hitabesini, söylevini kaldırırsak duvarlardan, kitaplardan…
Bir müddet sonra da, resimlerini ve heykellerini…
Bu iş biter…
Gönüllerden, akıllardan silinir gider.
*
Bu sefer sert kayaya çarptılar!
O, kalkmıyor Anıtkabirden ama yüreğinde, aklında O’nu yaşatanlar ayağa kalkmaya başladı.
Baktılar, durup dururken herkes uyanacak…
Hemen kıvırmaya başladılar!
*
Bir yandan da dindar nesil yetiştirmeye soyundular.
Hem de çağdaş(!)
Kendileri gibi…
Babalar gibi satan, bursla okuyup gemicik sahibi olan.
Pırlanta tüccarı, pırlanta gibi gençler(!)
Tabi ya; bıraksalar da gençlik tinercimi olsaydı?
Ya da; isyankar mı?
*
Hem çağdaş, hem dindar olunamaz mı?
Kızlar, kadınlar, başları türbanlı, hanım hanımcık(!)
Cipe binen, topuklu giyen… 
Kaş, göz dersen usta işi, manzara resmi gibi…
Erkekler badem bıyıklı, takkeli, cüppeli…
Bir elinde tespih, diğerinde iPad tablet.
Yakında, boyundan askılı tablet kılıfları da çıkar piyasaya.
Erkeklere sade, türbe yeşili, kızlara incikli boncuklu…
Kur’an cüzlerinin içine konup taşındığı bezden dikilmiş kılıflar gibi.
Hem geçmişi hatırlatan, hem modern…
Heykelin ucube’sini, sanatın içine tükürülecek olanını, sanatçının müsveddesini de öğrenince. 
iPad’lerine Pensilvanya’lı önderlerinin “Sıkılsın” hitabesi(!) de online yüklenince.
Al sana, hem dindar, hem çağdaş nesil…
*
Ey uyuyanlar! Ey “yetmez ama evet” çiler!
Ey önlerine atılan kırıntılarla beslenip gözlerine perde inenler!
Ey MİLLET!
Nasıl oluyormuş görün... Görün de UYANIN artık!
Beklemeyin, bir Atatürk daha gelecek diye…
Dürtün birbirinizi, uyandırın!
Hatırlayın, hatırlatın; bu ahval ve şerait içindeki, vazifenizi!
ATATÜRK siz olun.

Osman Ferhan Can
Ar-Tur Değişim Grubu
www.ar-tur.com





1084 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın