• https://www.facebook.com/Ar-Tur-De%C4%9Fi%C5%9Fim-Grubu-317439005726450/?__tn__=kC-R&eid=ARB4NBL3Vs9TQWe5A-44_yIA0NgaPkV1xMqIKRCQP2mhGAieKXlPnuiTVvQymsC3XzqNNV9-yeRH1aaJ&hc_ref=ARQyyP3-nW8sGDqkNmwU9BnsR60xirxP3PQ8mxFWNd1Q-qH3CVp_grrR0XN38tsEErg&fref=nf&__xts__%5B0%5D=68.ARB2_p2Jpw0XwG8B8BiYujKKSkAHONwai1obCzBMZN5Avvcr3f7gPzXQdDGi-sh5wBQhtDnILnVE9yUWhR6kSHfo48_f4jrK-oIvenlHG5deG6s0IoojOGWpO-cRaUYvj1_Fo0TnTdlWWlPOqlenCnnZd3Bv9lPm1UqBiWTAh8vWfyUmh-5E214nWxZj9vnPuuFGlXZxTq6oZoWwc5zOATsZ5PcBiTiqbDUIo3pRjePw4bMACgnftCLotxUGNYPsbKo9Njv4YuetLiefHP07nB_xOVje6_wcwK0MaHP3OcfnSn0uvQ8zVL5EPmqWOcfB-pmOz8mEkM78UrNuTSWM9-s
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com
    • AR-TUR DEĞİŞİM GRUBU
    • www.ar-tur.com.

Dersim yalanlarına kanmamak gerek

Dersim konusunda tartışmalar pek
bitmeyecek gibi. Tartışmayı sürdürmeye çalışan birkaç kesim var çünkü. Bunların
en baskın çıkanı “Türkiye Cumhuriyeti, devrimler ve Atatürk’le” ilgili
düşmanlıklarını her fırsatta dolaylı yollardan da olsa ortaya
koyanlar.

Siyasi iklim nedeniyle bu değerlere saldırmak artık daha kolay.
Dersim olayı da bu kesim için can simidi gibi. Yıllardır kulağı tersten gösteren
yöntemler kullanarak yaptıkları propagandaları şimdi açıktan yapabilme
yeteneğine ulaştılar.

Bu kesimin hiçbir ilkesi olmadığı için Aleviliği
bugüne kadar ezmiş, insan yerine koymamış, din dışı olduklarını iddia ederek
Aleviliğe buldukları her fırsatta saldırmış olmalarına rağmen bir anda “Dersim
hayranı” kesilmelerine de şaşırmamak gerek.

Dersim’i tartışan ikinci
kesim “hangi konu Türkiye aleyhine kullanılır, Türkiye’ye nasıl zarar veririz”
diye düşünmekten başka işleri olmayan maskeliler. Onlar için konu fark etmiyor.
Yeter ki sonuçta iktidardan nemalanma alanı bulunsun.

Dersim konusunda
söylenen iki temel yalan var:

Birincisi, “Dersim bir tabuydu
konuşulamıyordu, nihayet konuşabiliyoruz” söylemi.

Türkiye’de bilmesi
gereken herkes Dersim’i bilir. Dersim olayları bir tabu değildir. Ders
kitaplarında da bile vardır. Üzerinde yazılan araştırmaların sayısı 100’den
fazladır.

Dersim olaylarını yazdı ya da üzerinde konuştu diye baskıya
uğrayan, hapse giren, sürülen, öldürülen kimse de olmamıştır.

En somut
kanıtlarından biri de Necip Fazıl Kısakürek’tir. Daha 1950’lerde Dersim’i
yazmıştır. Cahil olduğu için Dersim’i yeni öğrenenler “Bir tabu yıkılıyor” diye
çığlıklar atıyor ama çocuk zekâsı bile “Madem bu konu tabuydu Necip Fazıl bu
kitabı nasıl yazmış?” diye sormaz mı önce?

İkinci yalan ise Dersim’de bir
isyan olmadığı söylemi.

Kısa bir dönem uygulanan yöntem ve sonuçları can
acıtıcıdır, ama Dersim’de çok ciddi bir kalkışmanın yaşandığı bilinen bir
gerçektir.

Yani konuyu sömürmek isteyenlerin söylediği gibi “Devlet
ortada hiçbir şey yokken, Dersim’e saldırmış” değildir.

Bölgedeki toprak
ağaları, Osmanlı’dan kalma alışkanlıklarını sürdürerek, yeni devletin hiçbir
kanun ve kuralını kabul etmemişlerdi. Vergi vermiyor, mahkemeleri kendileri
kuruyor, okul istemeyip kendi okullarında eğitim yapmak
istiyorlardı.

Bunun da ötesinde eşkıyalık çok yaygındı. Askere yapılan
saldırıların ötesinde bölgede yaşayan halka da büyük zulüm yapılıyor, köyler
basılıyor, mallar çalınıyor, karşı çıkanlar da öldürülüyordu.

Bu durumda
“Devlet bu kadar sert olmalı mıydı?” sorusu elbette sorulabilir. Ama ona da
cevabı bugün ulaştığımız demokrasi, hukuk, insan hakları duyarlılığı ile
veremeyiz.

Bütün bunların sonunda asıl merak ettiğim konu şu; ısrarla bir
Dersim yarası açılmak isteniyor. Gerçeklerin ortaya çıkmasından, yüzleşmeden söz
ediliyor.

O halde asıl yapılması gereken dürüst tarihçilerden oluşan bir
bilimsel heyetin, devlette ve diğer kesimlerdeki tüm arşivleri toplayıp bir
rapor hazırlaması değil midir? Aklına esen, yarası olan ya da siyasi pozisyonu
nedeniyle konuyu sadece bir açıdan ele alan tutumlarla sonuca varabilir miyiz?
Yoksa bu “yüzleşme” adı altında yepyeni düşmanlıkların filizlenmesine mi yol
açar? Aklıselim sahibi herkesin bunu iyi düşünmesi gerekir.


*****


Başımız iyice
dertte


İktidarın Suriye politikasında bir değişiklik var mı? Bana
göre var artık. Çünkü belli ki öne geçme, bölgede itibar kazanma amacıyla
Suriye’ye yönelik başlatılan sert demeç politikası, gerçek hayatla yüz yüze
geldi.

İlk andaki “Bir gireriz, öte taraftan çıkarız” mantığının geçerli
olmadığı artık anlaşılıyor.

Batı’nın ve şimdi de Arapların desteği ile
Suriye’ye karşı yapılacak bir eylemin ters tepeceği görülüyor.

Nitekim
iktidara yakın medya organlarında son birkaç gündür “Suriye bataklığından” söz
edilmeye başlandı.

Ve sanıyorum İran’da dünkü İngiltere Büyükelçiliği
baskını da olayı beklenmedik bir aşamaya çekecektir.

Bu nedenle çok yakın
bir gelecekte Abdullah Gül - Ahmet Davutoğlu ikilisi ile Başbakan Erdoğan
arasında bir gerilim yaşanabilir.


*****


Hıncal Bey’e küçük bir
katkı


Sabah yazarı Hıncal Uluç Bey dün Galatasaray maçlarına seyirci
gitmemesini “yönetimin yanlışlarına” bağlamış. Kendi evindeki herkes
Galatasaraylı olduğu halde Galatasaray’ın maçlarının televizyondan bile
izlenmediklerini anlatmış.

Galatasaray’da bir yönetim sorunu var mı, bunu
bilemem ayrıca karışmam da. Ancak taraftarın maçlara ilgisizliğinin sadece
yönetimsel sorundan kaynaklanmadığına inanıyorum.

Şike davası adı altında
Türkiye’de futbol sevgisi öldürüldü, heyecan bitirildi.

Açık söyleyeyim,
bir Fenerbahçeli olarak, lig başından bu yana hiçbir maçı izlemedim. İzlemek
içimden gelmiyor. Çoğu kez ertesi gün sonucu öğreniyorum ve içimden sadece “Bu
da mı şike” demek geliyor.

Birçok kişinin de eskisi kadar maçlarla
ilgilenmediğini gözlemliyorum. Galatasaraylısı da Fenerbahçelisi de,
Beşiktaşlısı da, diğer Anadolu kulüplerini tutanlar da bu ligden keyif
almıyorlar. Hıncal Uluç Bey’in yazısında eksik kalan bu.

NOT: Hıncal
Bey’in trafik magandaları için yazdığı “O çocukları” yazısını çok kıskandığımı
da söyleyeyim bu arada.


***


CHP milletvekili Mustafa Balbay, bugün
Silivri’deki bininci gününü dolduruyor. Yargı uzun süre “tutukluk” yapınca
tutukluluk süreleri de uzun oluyor haliyle! (Gani Yıldız)


*****


Hüseyin Aygün

Dersim
tartışmalarının tetiğini çeken CHP’li Milletvekili Hüseyin Aygün’ü izledim
önceki gece CNN’de, Ahmet Hakan’ın programında.

Nasıl sakin, nasıl
mülayim. Elinde belge, bilgi yok; “tanıklar var” diyor. Dersim’de isyan
olmadığını, devletin durup dururken gelip insanları katlettiğini
söylüyor.

15-20 cümlede bir Başbakan Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyor.
Dersim olaylarında Celal Bayar’ın adının anılmasına ne kadar üzüldüğünü belirtip
adeta CHP ve Atatürk’ün hedef yapılması gerektiğini ima edip “Bunu bile sağa
yıktılar” diyor.

Bugün 70 yaşında olan birinin “soykırımdan rol yaparak
nasıl kurtulduğunu” hüzünlü bir yüzle dile getiriyor. Ama aklına gelmiyor ki,
bugün 70 yaşında olan biri 1938’de üç yaşındaydı.

Bütün bunları
söyledikten sonra Atatürk’e olan hayranlığını, cumhuriyetin devrimlerine
bağlılığını söylemek zorunda hissediyor kendini. Bir de üstüne devrimci olduğunu
altını çizerek söylüyor.

CHP ve özellikle Kılıçdaroğlu, çok mu aradı bu
adamı?


*****


Geçmiş olsun

Başbakan Erdoğan
beklenmedik bir ameliyat geçirdi. Kendisine geçmiş olsun demek isterim. Hafta
sonuna kadar hastanede kalacağının söylenmesine rağmen dün taburcu olması
durumunun beklenenden daha iyi olduğunu gösteriyor.

Ancak sürekli
şeffaflıktan söz eden Başbakan’ın ameliyatını saklaması bence doğru olmadı.
Keşke hastaneye yattığı an durumu kamuoyunun bilgisine sunsaydı. Açıklama
yapılmayınca dedikodu gazetesi çalışmaya başlıyor çünkü. Bu, kısa süreli olsa
bile hoş bir hava yaratmıyor.

 



1013 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın