Emim Çölaşan'ın "Siyasetin Oyuncağı Olan Yargı" adlı yazısından alıntı.YENİ YETME SOYTARILAR Ekranlarda ve gazete
sayfalarında çok sayıda soytarı izliyoruz. Bunların tamamı iktidar yandaşı
liboş. Kimi geçmişte Marksist olarak hava atardı, kimi Maocu falandı.
Tamamı döndü, kimi Fethullah’a yamandı, şimdi her biri AKP’nin baş yalakası
olarak görev yapıyor. Yağcılıktan, satılmış olmaktan utanmayan onursuz tipler
bunlar! Kıdemli liboşların yanına şimdi bir de yeni yetme soytarılar
eklendi. Nereden geldiği, bugüne kadar hangi gazeteciliği yaptığı
bilinmeyen ne idüğü belirsiz tipler, birdenbire paraşütle indirilerek para
babası medya patronlarının gazete ve televizyon kanallarına yerleştirildi.
Gazetelerdeki köşeler, ekranlardaki programlar artık onların tekelinde.
Yaşamları İstanbul’un sosyete kafelerinde, gey barlarda ve diskolarda geçer,
kadınları botokslu, erkekleri yumuşak görünümlü! Kırıntı kadar bile olmayan
bilgi ve kültürleriyle ahkam kesiyorlar, kendilerini “Aydın (!)” olarak
tanımlayıp yutturmaya kalkışıyorlar, sonra herkese hakaret yağdırıyorlar.
Programlarında olay çıkarsa, hele iş kavga dövüşe varırsa, dünyanın en mutlu
insanı onlar. Ertesi gün internet sitelerinde isimleri çıkıyor, yalakalık ve
yandaşlığın ödülünü böylece almış oluyorlar. İşin ilginç yanı, bunların
karşısına güya karşıt görüşlü olduğu için oturtulan kişiler, özenle seçiliyor.
Ağızları bu cazgırların karşısında tıkanıp kalıyor,
konuşamıyorlar. *** İnsanlar sokakta veya çeşitli yerlerde sık sık
soruyor: “Emin Bey sizi televizyonlarda göremiyoruz. Niçin
çıkmıyorsunuz?” Verdiğim yanıt hep aynı oluyor: “Efendim ben ve
benim gibiler yasaklıyız! Hiçbir patronun televizyonu beni ekrana
çağıramaz…Çünkü ben patır patır konuşan adamım. Benim gibiler ekrana
çıktığımızda, elbette eleştireceğiz. Beni kim çıkaracak ekrana? Bütün medya
patronları Tayyip’in kucağına düşmüş, emir kulu olmuş. Liboş değilim, dönek
değilim, yandaş değilim. Herifler benim adımı bile ağızlarına alamazlar. Beni
çağıran kovulur. Bırakın onlar kendi adamlarıyla, dostlar alışverişte görsün
misali programlar yapsınlar!” *** Bu yeni yetme soytarılar arasında
şimdi bir moda var! O pis ağızlarına Atatürk’ü bulaştırmak, mümkünse alay etmek,
hatta hakaret etmek! Bazı iyi niyetli köşe yazarı arkadaşlarımız da bu tipleri
ciddiye alıp yanıt veriyor. Bu gibilerin istediği zaten bu! Adam yerine
konmak ve isimlerini mümkün olan her ortamda yayınlatmak! Bunların bu
tezgahına düşmemek gerekir. Sözümüz bellidir: İt ürür, kervan
yürür. *** Allah rahmet eylesin, şair ve sanat adamı Neyzen Tevfik bu
gibilere yanıtını uzun yıllar önce yazdığı bir şiirle vermiş: “Be
hey dürzü, ne ararsın TANRI ile aramda Sen kimsin ki orucumu
sorarsın Rakı şarap içiyorsam sana
ne Yoksa sana bir zararım, içerim İkimiz
de gelsek kıldan köprüye Ben dürüstsem, şarhoşken de
geçerim. Esir iken mümkün müdür
ibadet Yatıp kalkıp ATATÜRK’e dua
et Senin gibi dürzülerin
yüzünden Dininden soğuyor bu millet.
İşgaldeki hali sakın unutma ATATÜRK’e dil uzatma
sebepsiz Sen anandan yine çıkardın
ama Baban kimdi, bilemezden şerefsiz.” Bu
şiir onlara yeter.
Emin Çöleşan/SÖZCÜ
|